Boucheron Or Bleu: ilhamını İzlanda’nın sularından alan yüksek mücevher koleksiyonu.

Sİyah kum, kaya krİstalİ ve bİnlerce elmastan oluşan Boucheron’un en yenİ Yüksek Mücevher koleksİyonu İzlanda’nın doğal güzellİğİnİn bir portresİnİ çİzİyor.

Boucheron’un kreatif direktörü Claire Choisne, Carte de Blanche koleksiyonları ile hayal gücünü gidebileceği yere kadar özgürce kullanabiliyor. Hayal gücü bu yıl Choisne’i İzlanda’ya götürerek dalgaları, yükselen buzulları ve buzlu mağaralarıyla ilham kaynağı oldu.Boucheron’un “ True Stories” podcast’inde Choisne, “Sanırım yaptığım en güzel seyahatlerden biriydi. Neredeyse dünyada değil de başka bir yerdeymişim gibi hissettim – ve bu ‘başka yeri’ çok sevdim. Carte blanche koleksiyonu benim için değerli olan bir şeyi, yani suyu öne çıkarmamı sağlıyor,” diyen Choisne şöyle ekliyor: “Bu beni her zaman büyüleyen bir şey olmuştur. Temsil edilemeyen bir şeyi temsil etmeyi seviyorum. Su, çevresinin rengini alır, şekli yoktur, rengi yoktur ama yine de hayatidir.”

Choisne, ilham kaynağı olan bu çağrışımlarla, en saf haliyle adeta dondurulmuş doğa fotoğraflarını andıran 26 yüksek mücevher kreasyonu tasarladı.

Elmaslardan bir şelale – Cascade.

148 santimetre uzunluğundaki ‘Cascade’ kolye, Boucheron atölyesi için yeni bir sınırı temsil ediyor. Choisne’in İzlanda’da uçurum kenarlarından akarken gördüğü şelalelerden esinlenerek tasarlanan kolyenin altı ipi boynun etrafında dolanarak tek bir akıcı parçaya dönüşüyor. Boucheron’un çoklu giyim parçaları tasarlama geçmişine uygun olarak, kolyenin alt kısımları bir çift küpeye dönüşüyor. 3.000 saatlik işçilik ve birbirine eklemli bir sıra halinde yerleştirilmiş 1.816 pırlanta ile kolye gerçek bir güç gösterisi.

Ondes

Hikayenin devamı niteliğindeki Ondes, yüzeyi kıran bir su damlasının narin dalgalanmalarını taklit ediyor. Olağanüstü incelikte yontulmuş ve parlatılmış kaya kristaline sahip olan ve ikinci bir deri gibi oturacak şekilde tasarlanan kolye, minimal metal kullanımını ve dalgalanan dairelerin merkezinde yer alan pırlantayı öne çıkarıyor.

Givre

Suyun karmaşıklığının en güçlü tasviri, vücutta büyüyen buz sarkıtları görüntüsü yaratan Givre setidir. Boucheron’un çoklu giyim geleneğini takip eden bu set, inovasyon ve mirasın ustaca bir buluşudur; dönüştürülebilir bir başlık, bir küpe ve bir omuz mücevheri birbirini takip ederek takan kişinin üzerinden süzülen bir halkaya dönüşmektedir. Beyaz altın döner bilyeli mekanizma, 691 Akoya incisinin ve sayısız pırlantanın su gibi sürekli bir akış halinde kalmasını sağlıyor.

Girdaplı, karanlık sular – Eau D’Encre

“Eau D’Encre‘’ bilekliğinde Yüksek Mücevheratta yaygın olarak kullanılmayan bir malzeme kullanılıyor: obsidyen. Bileklik, mürekkepli volkanik taşın iki özdeş bloğundan yapılmış ve 3 boyutlu simüle edilmiş dalgaları andıracak şekilde yontulmuştur. Taş, ışıldayan parlaklığıyla dalgalar halinde ışığı yakalarken, obsidyen bant iki parça kar şeklinde işlenmiş pırlanta şeritle tutuluyor.

Iceberg

İzlanda’nın Diamond Beach’i, Choisne’in ‘Iceberg’ kolyesini yaratırken ilham kaynağı olmuş. Plajın siyah kumu, boyutları ve opaklıkları değişen buzul parçalarıyla noktalanıyor. Uhrevi bir ışıltıya sahip olan bu buzdağları yalnızca elmaslarla değil, aynı zamanda kaya kristaliyle de en iyi şekilde temsil ediliyor. Kolyedeki kristallerin bir kısmı kumlanmış, diğer parçalar ise ışıltılarını artırmak için pave elmaslarla kaplanmıştır. Elmasların doğrudan kristale gömüldüğü bu parça için 2.000 saatlik bir işçilik harcanmıştır.

Kumlu bir metamorfoz – Sable Noir

‘Sable Noir’ kolyenin hazırlanması için harcanan 620 saatte Boucheron atölyesi tarafından bir başka yenilikçi yaklaşım daha kullanıldı. Bu, Boucheron’un kreasyonlarına kumu ilk kez dahil edişi değil. Ev, 2015 yılında Thar Çölü’nden elde ettiği kumu olağanüstü bir kolyenin içine yerleştirerek mücevher dünyasını büyülemişti. Boucheron bu kez, siyah kumun ham, doğal güzelliğini korurken onu değerli, zamansız bir malzemeye dönüştüren 3D baskı tekniğiyle inovasyonu bir adım öteye taşıyor. Elde edilen malzeme, bağlayıcı bir sprey ile sabitlendikten sonra, kumlu kıyıya karşı okyanusun beyaz köpüğünü çağrıştıracak şekilde elmaslarla süslendi. Kumun hafif yanardönerliği elmasların inkar edilemez parlaklığını tamamlarken, kolye hem heykelsi hem de doğal bir görünüm kazanıyor.

Vague

Hem bir broş hem de bir saç takısı olan bu “ Wave” suyun gücüne bir övgü niteliğindedir. Aynı zamanda Boucheron’un arşivlerinde bulunan ve Hokusai’nin “Kanagawa Açıklarındaki Büyük Dalga” tablosundan esinlenen 1910 tarihli bir taca saygı olarak yaratılmıştır.

Kayalık yamaçlardan aşağı akan su – Flots

“Flots” broşu bu manzaradan esinlenerek tasarlanmıştır. Aynı zamanda Boucheron arşivlerinden bir başka parça olan 1901 tarihli bir tarağı da anmaktadır.Bir ipe asılmış gibi duran elmaslar, takıldıklarında dalgalanan bağımsız hareketli ağlar sayesinde şelaleleri taklit ediyor. Pırlantaların suyun hareketini gerçekçi bir şekilde taklit etmesini sağlamak için mücevher ayarlayıcıları, taşların etrafındaki metalin kaybolmasını sağlayan çip ayarlar kullanmıştır. Bu ayar günümüzde nadiren kullanılmaktadır, ancak bazen 1901 arşiv parçası gibi antika mücevherlerde bulunur. Son olarak, farklı boyutlardaki yuvarlak elmasların dönüşümlü olarak kullanılması parçanın gerçekçiliğine katkıda bulunuyor.

İzlanda sularının itici gücünü yansıtan Eau Vive

Bu mükemmel simetrik parçaların her detayı, en son teknoloji ve Yüksek Mücevher uzmanlığının birleşiminin sonucudur. 3D yazılımı kullanılarak yaratılan iki broş, dalgaların gerçek hareketine uyacak şekilde tek bir dikdörtgen alüminyum bloktan şekillendirilmiştir. Hafifliği (altından 8 kat daha hafif) nedeniyle seçilen bu malzeme sete beklenmedik bir rahatlık kazandırıyor. Dalgaların paladyum banyosuna daldırılması parlaklıklarını daha da artırırken, pırlantalar bir güneş ışını gibi bu dalganın üzerine titizlikle yerleştirilmiştir. Güçlü mıknatıslardan oluşan sistemi, iğnelerin dikkat çekmeden kolayca takılabilmesini sağlıyor.

Yorum bırakın