
Yılın sonuna yaklaşırken, 2025 boyunca beni en çok etkileyen mücevher koleksiyonlarını birer birer yeniden hatırlamak istedim. Bu yıl haute joaillerie sahnesi, her zamankinden daha deneysel ve cesurdu; markalar teknik sınırlarını zorladı, ilham kaynaklarını doğanın, sanatın ve insanın içgüdülerinde aradı. Bu isimler arasında, Messika’nın “Terres d’Instinct” koleksiyonu benim için ayrı bir yerde duruyor. Çünkü bu koleksiyon, sadece taşların değil, duyguların ve sezgilerin de ışıltısını yakalayabilmiş nadir örneklerden biri.


Terres d’Instinct, Messika’nın 20. yılına özel olarak tasarlandı ve adeta markanın DNA’sını yeniden tanımlıyor. Koleksiyonun çıkış noktası Valérie Messika’nın Afrika’nın güneyine yaptığı yolculuk; o seyahatteki çöl manzaraları, gün batımının tonları, vahşi doğanın dokusu… Hepsi bu koleksiyonun kalbinde yaşıyor. Her parça, doğanın saf enerjisinden beslenmiş gibi; güçlü, özgür ama aynı zamanda zarif.



Messika bu kez yalnızca beyaz pırlantaların parlaklığında değil, renkli taşların büyüsünde de yeni bir dil kuruyor. Zümrütlerin serin yeşili, sarı elmasların sıcak ışıltısı, safirlerin geceyi andıran derin mavisi… Bu renk paleti, altının mat yüzeyleri ve ince metal dokularla birleşince hem modern hem de ilkel bir güzellik ortaya çıkıyor. Renkli taşların bu kadar güçlü bir role sahip olması, markanın haute joaillerie çizgisinde bir dönüm noktası niteliğinde.


Koleksiyonun tasarımları arasında Kalahara gibi çölün sıcaklığını hissettiren setler, Astra gibi gökyüzünü ve yıldızları yansıtan takımlar öne çıkıyor. Bazı parçalarda hayvan figürlerinden ilham alınmış; ama bu detaylar hiçbir zaman doğrudan semboller değil, daha çok doğanın hareketini ve enerjisini yansıtan soyut formlar olarak işlenmiş. Bu detaylar, koleksiyona Messika’nın kendine özgü “hareket hissi”ni katıyor; taşlar sanki nefes alıyor, ışıkla birlikte akıp gidiyor.


Terres d’Instinct, teknik olarak da Valérie Messika’nın atölyesinin ulaştığı ustalığı gözler önüne seriyor. Üç boyutlu formlar, taşların doğal ışığını kesmeden yapılan montürler, el işçiliğiyle verilmiş ince yüzey dokuları… Her detay, modern haute joaillerie’nin ne kadar yenilikçi olabileceğini kanıtlıyor. Her parçada hem güçlü bir yapı hem de zarif bir denge var — tıpkı doğanın kendisinde olduğu gibi.



Koleksiyon 23 farklı setten oluşuyor ve her biri kendi hikâyesini taşıyor. Messika, bu özel koleksiyonu Paris’te, markanın 20. yılına adanan bir defileyle tanıttı. Etkinlikte, couture atmosferini çağdaş bir enerjiyle buluşturan sahne tasarımı, koleksiyonun doğayla kurduğu bağın altını çizdi.



2025 boyunca birçok etkileyici koleksiyon gördük; ancak Terres d’Instinct, hem estetik hem duygusal derinliğiyle bir adım öne çıkıyor. Messika burada sadece mücevher tasarlamıyor — kadın gücünü, içsel sezgiyi ve doğanın ham güzelliğini modern bir lüks anlatısına dönüştürüyor. Her taş, her çizgi, her dokunuş, “içgüdünün zarafeti”ni hatırlatıyor.


Yılın sonuna yaklaşırken, bana göre Terres d’Instinct, 2025’in en özgün ve ilham verici haute joaillerie koleksiyonlarından biri. Messika’nın imzası burada hem cesaret hem zarafet olarak parlıyor — tıpkı doğanın kendi ritmi gibi, içten, dürüst ve büyüleyici.

