Kokichi Mikimoto – Tarihte yeni bir sayfa

130 yıldan uzun bİr süre önce, bİr bİlİm adamının becerİsİne ve bİr sanatçının ruhuna sahİp olan Kokichi Mikimoto, dünyanın İlk kültür İncİsİnİ yaratmayı başardı.

Kokichi Mikimoto olmasaydı, incisiz bir dünyada yaşıyor olabilirdik. Deniz kıyısındaki bir Japon köyünde büyüyen genç bir adam olarak Mikimoto, doğal inci arzının azaldığını gözlemledi ve bir çözüm buldu: kültür incileri. Bugün doğal incilerin nesli neredeyse tükenmiş durumda, Mikimoto’nun “dünyadaki tüm kadınların boyunlarını incilerle süsleme” hayaliyse gerçek oldu.

Bir erişte dükkanı sahibinin en büyük oğlu olan Kokichi Mikimoto, 25 Ocak 1858’de Japonya’nın Şima yarımadasındaki Toba kasabasında doğdu. On bir yaşındayken babası hastalandı ve genç çocuk, kasabasında bulunan, yüksek fiyatlara alıcı bulan ve her geçen yıl daha da ürkütücü hale gelerek sınırsızca toplanan doğal inciler olan Ise İncileri’ne büyük bir ilgi duyarken, diğer kültürlerle etkileşime girme ve yeni fırsatlar keşfetme cesaretini göstererek talihini aramaya başladı.

Mikimoto, inci üreten istiridyelerin neslinin tükenmesinden endişe etmiş ve Ojima Adası’ndaki kendi koruma altındaki istiridye yataklarında inci yetiştirmeye başlamıştır. Mikimoto, Akoya istiridyelerinin en iyi incileri ürettiğini öğrendiğinde, parlak bir inci oluşturmak için yüz binlerce katman halinde biriken “sedef” salgılarını uyaracak bir parçacığı istiridyenin etine sokmanın yöntemlerini araştırdı.

1893 yılında Mikimoto’nun karısı denizden bir sepet dolusu akoya istiridyesi çıkardı ve birini açtığında içinde güzel bir inci buldu. Bu ilk inciler mabé incileriydi ve Mikimoto’nun mükemmel küresel bir inciyi başarıyla yaratması için on iki yıl daha geçmesi gerekecekti. Yıllar süren deneme ve yanılmalardan sonra sonunda inci yaratmanın bir yolunu bulmuşlardı.

“İnci renkli dükkan” olarak anılan, Ginza Chuo Caddesi’ne bakan beyaz taşlı batı tarzı bina özgünlüğüyle büyük ilgi çekmişti.

İşin merkezi Ojima Adası’ndaydı ve 1896’da Mikimoto ilk patenti için başvurdu ve patentini aldı. 1899’da Tokyo’nun moda alışveriş bölgesi Ginza’da ilk butiğini açtı ve 1910’da Londra’daki İngiliz-Japon Fuarı için kültür incileriyle kaplı geleneksel bir Japon yelpazesi ve perdesi yarattı. İncileriyle kaplanmış gösterişli merkez parçaları yaratmak akıllıca ve etkili bir reklam hamlesiydi ve çalışmalarına büyük ilgi çekti. Mikimoto, 1926 Dünya Fuarı’nda Horyuji Tapınağı’ndan zarif bir şekilde modellenmiş, 12.000’den fazla inciyle süslenmiş beş katmanlı bir pagoda sergiledi ve 1939’da New York Dünya Fuarı’na gelen ziyaretçiler Mikimoto incileriyle kaplı Özgürlük Çanı’nın bir kopyasını hayranlıkla izleyebildi.

1920’lere gelindiğinde Mikimoto ticari miktarda inci hasadı yapmanın bir yolunu bulmuştu ve sonraki on yıl boyunca kültür incileri gerçekten ivme kazanmaya başladı. Londra ve Paris’te başka butikler açıldı ve Mikimoto tekniklerini geliştirmek ve iyileştirmek için çalışmaya başladı. Güney Denizi incileri üretmeye devam etti ve ismi giderek en kaliteli kültür incisi mücevherleri ile eşanlamlı hale geldi. Kültür incilerinin elçisi olarak, tutkulu ve sadık Mikimoto’ya birçok onur bahşedildi. Lordlar Meclisi’ne atandı, İmparatorluk Sarayı’na davet edildi.

Thomas Edison, Kokichi Mikimoto’nun incilerini gördüğünde, bunların yetiştirilmiş olduğuna inanamadı. 1927’de tanıştıktan sonra Edison ona şöyle yazdı: “Bu kültür incisi değil, gerçek bir inci. İncileri kültürleyebilmeniz dünyanın harikalarından biri.”

Bugün Mikimoto, en iyi kültür incilerinin önde gelen üreticisi ve denizin bu mücevherleriyle hazırlanmış olağanüstü mücevher tasarımında küresel bir liderdir. Mikimoto ismi aslında üstün kalite ile eş anlamlıdır. Her bir güzel inci dizisi, kolye, kolye ucu, bir çift küpe, bilezik veya yüzük benzersiz bir özen, adanmışlık ve tutkuyu yansıtır. Mikimoto zamansız zarafet ve sofistike, modern tasarım anlamına gelir. Dünyanın en iyi kültür incilerini takmak ve onlara sahip olmak bir zevktir!